Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. İsa, Hz. Musa, Buddha gibi kutsal insanlar kendilerinin yerine diğerlerinin mutluluğuna daha fazla önem verdiler. Acaba “çok iyi insan” oldukları için mi böyleydiler?
Hayır, bence özde ne kadar iyi bir insan olsalar da çok zekiydiler. Hiçbiri göreceli mutluluğa yani duruma göre değişen mutluluğa itibar etmedi. Bizlere de bunu anlatmaya çalıştılar. Ama bir türlü anlayamadık. Diğerlerinin mutluluğu yerine kendi mutluluğumuza daha çok önem verdik. Ama yine de istediğimiz sonuca ulaşamadık. Çünkü bir şeyi gözden kaçırıyorduk Sadece bir kişinin mutlu olması diğerlerinin mutsuz olması sonucunu doğuruyordu. Diğerlerinin mutsuz olması durumunda ise doğal olarak sahip olduğumuz mutluluğun keyfine varamıyorduk. Peki, bu kadar basit bir konuyu neden gözden kaçırdık?
Yaşamda var olabilmek, ilerleyebilmek için motive edilmeye, kendimizi haklı göstermeye ihtiyacımız vardı. Çevremizden alamadığımız ilgi ve alakayı kendimize armağan edebilmek adına kendimizi sürekli olarak neşelendirmeye ve eğlendirmeğe odaklandık. Bu şekilde diktatörlüğümüzü de ilan etmiş olduk. Başta her şey çok hoş gözükse de diktatörlüğün arzuladığımız mutluluğu vermediğini fark ettik. Bu saatten sonra ne mi yapabilir?
Çok basit! Yapılacak tek şey, bir an evvel diktatörlüğü bırakıp demokrasiyi geçmek olacaktır. Çünkü hepinizin bildiği gibi Demokrasilerde ”herkes eşit” tir. Herkes eşit olduğunda mutsuzluğun kaynağı olan rekabet, hırs, gurur, öfke, açgözlülük, dedikodu v.b gibi ortadan kalkacaktır. Doğal olarak aç gözlülükle ve hırsla bir şeylerin peşinden koşulmayacak, “geç kaldım”, “geri kaldım” gibi düşüncelerin yarattığı çaresizlik olmayacak, kıskançlık hissedilmeyecektir. Böylece başkaları ile paylaşılacak acılı hikâyelerimiz de olmayacaktır. Bağımlılıklar ortadan kalkacak, dedikodudan eser kalmayacak. Tüm bunlar olmayınca da hep birlikte mutlu ve mesut yaşayacağız. Çünkü mutsuzluğa sebep olan her şey kaynağından yok edilmiş olacak.
Mutlu olmak için diğerlerinin mutlu olmasını istemek dolambaçlı bir yol gibi gözükse de amacımız gerçek mutluluğa ulaşmak ise bence bu dolambaçlı yolu seçmeye değer. Zaten şu ana kadar “kendi kendini neşelendirme” uygulaması işe yaramış olsaydı çevrede bir sürü mutlu, arınmış insan dolaşıyor olurdu. Hadi hep birlikte “hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için” prensibine yani ağzımızdan hiç düşürmediğimiz şu demokrasi konusunu yaşamımızda uygulayalım
Sevgiler
www.yourwishisyourreality.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder