Çocukken etrafımda o kadar çok negatif enerji vardı ki, insanlara
mutlu olmanın mümkün olduğunu ispatlamayı misyon haline getirmiştim. Okul, iş hayatı
derken olgunluk dönemine geldiğimde nefes ve meditasyonla tanıştım. Bu çalışmalarla
mutluluk yüzdem artsa başka bir şey daha oldu. Dışarıda gördüğüm mutsuzluk
aslında içimdeki mutsuzluğun yansıması olduğunu fark ettim. Bunun üzerine şu
mutluluk işini biraz kurcalamaya karar verdim. Araştırmalarım sonucunda bir
sürü hoca, bilge kişi ve gurunun mutlu olmakla ilgili az çok aynı şeyi söylediklerini
fark ettim. Söyledikleri şey “Anda
Kalmak” dı. Anda kalmış
gibi yaptığım birkaç yılım geçti. Anda kalma işi en çok da nefes çalışması
yaptığımda gerçekleşiyordu. İlerleyen zamanlarda bizi mutsuz edenin zihnimizdeki
düşünceler olduğunu fark ettim.
Anda kaldıkça yani, yaşadıklarımıza, gördüklerimize,
hissettiklerimize, duyduklarınıza herhangi bir anlam yüklemeden yaşamayı
becerebildiğimizde daha rahat ve barış içinde olmak mümkün hale geliyor. Daha
rahat ve barış içinde olmak beraberinde mutluluğu getiriyor. Püf noktası zihinden
geçenlere tutunmamakta saklı. Hatta mutluluğun yolu, hiç bir şeye tutunmamaktan
geçiyor diyebiliriz. Fakat ne yazık ki bunu
gerçekleştirmek pek kolay değil. Çünkü çaba harcamak yani terlemek gerekiyor.. Armut
piş ağzıma düş sloganı “ Anda Kalma” işinde etkili olmuyor.
Acı çekmenin kaçınılmaz olduğunu bilerek başınıza her neler
gelir gelsin, ne hissederseniz, hissedin orada kalarak hiç bir tarafa
çekilmeden kalmayı becerebildiğinizde, yani “ bu olabilir”, “ bu olmamalı” demeden hissettiğiniz her ne ise
onunla birlikte olabilirseniz anda kalma kasınızı geliştirmiş olursunuz. Zaten
bir şeylere tutunmak tamamen illüzyon.. çünkü evrende her şey an ve an
değişiyor.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
www.nefestr.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder