Nefes, yaşam, sağlık, uyum ve denge demektir.. Bu yazdıklarım size reklam
sloganı gibi görünebilir. Daha önce nefesi denemiş olanlar bu tanımın anlamını
çok iyi bilirler. Bu haftaki yazımda, nefesi henüz denemeyenler için bazı
bilimsel bilgileri paylaşmak istiyorum.
Enerjimizin çoğunu soluduğumuz hava
içindeki oksijen sayesinde kazanırız.. Bedendeki enerji yüksek olduğunda moralimiz
sağlam olur. Kendimizi daha iyi hissederiz. Bizi yolumuzdan alıkoyacak hiç bir
şey kalmaz. Bedendeki enerjiyi yüksek tutan bedeninizdeki oksijen oranı ile birlikte
zihnin rahat olmasıdır. Nefes çalışmaları, bu ikisinin de gerçekleşmesini
sağlar.
Kabul edilmiş tıbbi yaklaşımların içine
düştüğü yanılsamalardan biri oksijenin zaten mevcut olduğu varsayımıdır. 1980
yılında Dr. West’in ortaya çıkardığı şey ise hücreler kuru olana kadar
pompaları çalıştıracak oksijenin olmadığıdır. Hücrelerin etrafındaki alandan su
ve kan proteini lenf damarları aracılığı ile uzaklaştırılmadığı takdirde,
kişinin de bedeninde hasar olur. Bu bilgi Dr. West tarafından araştırmaları
esnasında ortaya konmuş ve ünlü bir lenfolog olan Dr. Arthur C. Guyton
tarafından 1961 yılında yazılan Tıbbi
Fizyoloji Ders Kitabı adlı kitapta teyit edilmiştir. Dr. Guyton aynı
zamanda derin nefesin ölü hücreleri ve suları uzaklaştıran lenf damarlarını
aktive ettiğini de kanıtlamıştır ki bu da hücrelerin oksijeni emmesine olanak
veren kuru ortama ulaşmasına izin vermektedir.
Dr. West’in sorduğu en önemli soru ise “peki, ya oksijeniniz yoksa ne yaparsınız?”
sorusudur. Ve bu sorunun üzerinde çalışırken Mart 2000’de “oksijenden fakir kana sahip olduğumuz taktirde, öleceğimizi”
keşfetmiştir. West ve dünya genelinde yaklaşık 400 doktor artık şunu beyan
etmektedir. “Sürekli sığ nefes almak, intihardır.”
İyisi mi siz, siz olun nefesi göz ardı
etmeyin.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Nefestr.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder