Başkaları hakkında ne kadar iyi şeyler düşünürsek
düşünelim ya da onları ne kadar çok sevmeye çalışırsak çalışalım günün birinde
bir şekilde kendimizi birileriyle çatışırken buluruz. Sizce; “Gerçek niyeti sevgi ve barış olan bir insan
nasıl olur da diğerleri ile çatışır ?”
Belki de ilk akla gelen cevap “insanların diğerlerinden çok, kendilerini
düşünmeleri “ şeklinde olabilir. Çözüm üretemeyeceğimiz bu tarz konular da aklımıza
hep ego gelir. Halbuki bu sorunun yanıtı bu kadar basit olmamalıdır.
Şu sıralar Zen ustası Dainin Katagari bir
kitabını okuyorum. Dainin Katagari, herhangi bir niyetin gerçekleşme başarısının seçilen eylemlerde saklı olduğundan
bahsetmiş. Şimdi isterseniz bu bilgiyi dikkate alarak “Gerçek niyeti sevgi ve barış olan bir insan nasıl olur da diğerleri
ile çatışır “ sorusuna yanıt
bulalım.
Gerçekten barışı istiyorsak, barışla ilgili
olsun ya da olmasın seçtiğimiz her eylemin barış kokması gerekir. Mesela, bir
arkadaşınız size haksızlık yaptığında, “
Bu sefer onunla savaşmayacağım ama, kendimi geliştirerek ona haddini
bildireceğim” dediğinizde, niyetiniz kendinizi geliştirmek gibi ulvi bir niyet
olsa da eyleminiz haddini bildirmek olduğu için barış kokan bir eylem yapmamış
olursunuz. Eyleminizin barış kokması için “
ok bana karşı haksız davranmış olabilir, ama ben bugün başıma gelenleri daha iyi anlamak için kendimi
geliştirmeyi seçiyorum “ şeklinde bir eylem belirlediğinizde barışın
gerçekleşmesini de garantilemiş olursunuz.
Yüzde yüz barış için, savaşı çağrıştıracak
her ne var ise hepsine savaş açılmalıdır. Ne demek istediğimi daha iyi anlatacak
başka bir bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum.. Çoğunuzun Albert
Einstein’ın hocasıyla olan konuşmasından haberdar olduğunu düşünerek sadece son
bölümünü paylaşmak istiyorum. A.Einstein şöyle der;
“profesör,
karanlık var mıdır?”
Profesör;
-“Tabi
ki vardır.”
Öğrenci
yanıtlar;
-“Korkarım
yanılıyorsunuz efendim. Çünkü karanlık da yoktur. Yaşamda/realitede, karanlık
ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız.
Gerçekte, biz Newton’un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin
çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir
basit ışık ışını, karanlık bir mekanı aydınlatarak karanlığı kırmış olur, yani
karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekanın/uzayın ne kadar karanlık
olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz! Bu doğrudur değil
mi? Karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/mekan için kullanılan bir
kelimedir. “
Sonuç
olarak barışı da savaşın olmadığı yer olarak tanımladığımızda, yüzde yüz barış
için gerekli olan içerisinde savaşın olmadığı alanlar yaratmaktır.
Her
Daim Sevgi ve Işıkla
Nefestr.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder