19 Ekim 2012 Cuma

Olaylara Kartal Bakışı ile Bakmak


Yaşamınızda neler olduğuna inanamadığınız bir türlü işin içinden çıkamadığınız anlar olmuştur. İşte bu tür anlarda olayların içine girmeden şöyle bir uzaktan “Kartal Bakışı” ile bakabilseydik ne kadar güzel olurdu değil mi? Bugünkü yazımda işin içinden çıkamadığımızda olaylara “Kartal Bakışı” ile bakmanızı sağlayacak “Aile Dizimi” isimli güçlü bir spiritüel teknikten bahsetmek istiyorum. Aile Dizimi, alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından geliştirilmiş. Peki “Aile Dizimi”ni bu kadar özel kılan ne olabilir?

Aile Diziminin nefes, meditasyon, kuantum tekniklerindeki gibi inanç, duygu ve düşüncelerin dönüştürülmesi gibi bir amacı yoktur. Diğer ruhsal gelişim teknikleriyle çözemediklerinize “Kartal Bakışı” ile bakma imkânını sunar. Ancak bu bakış sihirli bir bakıştır. Bu bakışla sizi etkileyen davranışlarınızın kökeninde yatanlar kolayca görünür hale gelir.

İşte bende şu meşhur “Kartal Bakışı” nı deneyimlemek adına geçen hafta Sevgili dostum Hülya Özel’in organize ettiği Ralph Wilman’ın rehberliğindeki aile dizilimi çalışmasına katıldım. Ancak hangi konu üzerinde çalışma yapmak istediğime karar verememiştim. Çalışma başladıktan sonra aslında bunun çokta önemli olmadığını anladım. Çünkü çalışmaya katılanlar olarak birbirimizi ilk defa görmüş olsak ta sanki önceden sözleşmişiz gibi hepimizin çalışmak istediği konu“Anne” lerimiz olduğu ortaya çıktı. Evet, gerçekten de annemle olan ilişkimde ne yaparsam yapayım hep eksik bir parça kalıyordu. O gün ne olduysa oldu ve Ralp’in ustaca yönetimi sayesinde annemle aramdaki ilişkideki eksik parçanın ne olduğunu farkına vardım. Sonraki günlerde Ralp’ın çalışma sırasında bahsettiği gibi

“ Aile dizimi yaparken kişinin yaşam alanındaki enerji şöyle bir havalandırılıp yüzeye çıkartılıyor, yüzeye çıkan bu enerjinin önce sakinleşmesi bekleniyor sonrasında ise yeni hali ile mevcut enerji alanımızda tekrar yerleştiriliyor. Artık bundan sonra yapılacak tek şey bu yerleşimin yaşam içinde neye dönüştüğünü izlemek kalıyor….”

tanımı hayata geçti ve yaşamımda bir takım ayarlamalar oldu. Sanırım o gün orada olduğum için çok şanslıydım.

Biraz da Aile dizilimi nasıl çalışıyor? konusundan bahsedecek olursam; Her ailede saklanması gereken “utanç verici” olaylar olabilir. Cinayet, tecavüz, intihar, akıl hastalıkları, miras kavgaları, ağız dalaşları, küslükler vb gibi. Atalarınızdan biri, örneğin anneanneniz bir utanç yaşar ve bu utanç örtbas edilir Ancak hiçbir sır saklı kalmaz. Anneannenizin yaşadığı utanç ve suçluluk duygusu genetik hafızayla sonraki nesle geçer. Nasıl fiziksel özellikler genetik şifreyle aktarılıyorsa, aile içinde yaşanan travmalar, sırlar, değerler de kolektif bilinçaltıyla aktarılır. Peki, nasıl oluyor da “fi“ tarihinde aile büyüklerinin seçimlerin sonuçlarından etkileniyor ve bunu bedelini biz ödüyoruz?

Gustav Jung, bunu “kolektif bilinçaltı” kavramıyla açıklamakta, bazı kavramların kolektif bilinçaltı yoluyla kuşaktan kuşağa geçtiğini söylemektedir. Freud ise kolektif bilinç kavramını sunmaktadır. Psikodramanın kurucusu Moreno ise grupları içine alan kolektif bilinç ve kolektif bilinçaltından söz etmekte ve burada bir kişinin bilinçaltının diğerinin bilinçaltıyla bağlantıya geçtiğini savunmaktadır. Kısaca aile içindeki sırlar, üstü örtülenler bir şekilde kuşaktan kuşağa geçiyor. Torun yani siz ise, nedenini bilmediğiniz korkular ve suçluluk duygularıyla kıvranıyorsunuz.

Yaşamınızda sıkışıp kaldığınız, ilerleyemediğiniz konu var ise ve o konuya şöyle bir “ Kartal Bakışı” atmak isterseniz mutlaka böyle bir çalışmaya katılın derin. (*)



Sevgiler

Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com



( *) Ralp Wilman’ın Türkiye’deki çalışmaları takip etmek isterseniz Sevgili Hülya ile hulyaol@gmail.com ile irtibata geçebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder