9 Temmuz 2011 Cumartesi

Her Şeyi Olduğu Gibi Kabul Etmeye Ne kadar Yatkınsınız ?


Yaşam içinde karşılaştığımız zorlukları elimizden her ne geliyor ise yapıp aşmaya çalışırız. Çıkmaza girdiğimizde de yakın dostlarımıza danışırız. Bazıları “Şunu denedin mi?” veya “Şöyle yapsaydın daha iyi olurdu” gibi önerilerde bulunur. İçlerinden en spiritüel olanı “ Belki de; her şeyi olduğu gibi kabul etmelisin” der ve siz de “ her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi” denersiniz. Zaman geçer, olduğu gibi kabul etmenin işe yaramadığını düşünür, pes eder, “Her şeyi denedim olmuyor ” demeye başlarsınız. İşte böyle zamanlarda “Her Şeyi Olduğu Gibi Kabul Et “ ‘in gerçek anlamını anlayıp anlamadığımızı analiz etmek çıkış noktanız olabilir.

Ne demek istediğimi bir örnekle açıklamak istiyorum. Yaz tatilinizin sonunda, güneyden İstanbul’a gelirken, feribota binmek üzere Topçular ‘a geldiğinizde, feribota biniş kuyruğunun çok uzun olduğunu fark edersiniz, kısa bir duraklamadan sonra mevcut durumu kabul edip körfezi dönmeye karar verirsiniz. Çünkü kendinizi bir an evvel eve atıp dinlenmeye başlamanız için en uygun çözüm arabayla körfezi dolaşmaktır. Tabii aynı senaryo farklı şekilde de gerçekleşebilir. Feribota giriş kuyruğunu görür görmez, o sabah yola çıkışınızı geciktiren ve/veya tuvalet veya alışveriş molası vermenize sebep olan aile üyelerine çatmayı başlarsınız. Kızgınlığınız gittikçe artar, sinir sisteminiz konunun önemine uygun hormonları üretmeye başlar. Taarruza maruz kalan aile üyeleri üzülür. Bu kızgınlıkla yolda kaza yapmanız veya feribot sırasını beklemek gibi uygunsuz kararlar almanız an meselesidir. Hatta aynı stresi eve ulaştığınızda da devam ettirir. Geçmiş Topçular feribotu anılarından dem vurmaya başlarsınız. Kısaca siz “ Her Şeyi Olduğu gibi Kabul Etmeme” halini yaşıyorsunuz demektir.

Halbuki; en akıllıca yol, sizi rahatsız eden durumu “olduğu gibi kabul ederek ” onu bir an evvel terk edip bir sonraki hedefe yönelmektir. Bu durumda; hem sinirlenmemiş hem çevrenizdekiler üzülmemiş hem de hayatınızı keyifle sürdürmeyi seçmiş olursunuz.
Gerçekten her şeyi olduğu gibi kabul etmek işte böyle bir şeydir. Yani artık orada olamayacağınızı kabul edip ilerlemeyi seçersiniz. İlerlemenin yan etkisi önünüze yeni kapılar açılmaya başladığında kendini gösterecektir.

Benzer durum insan ilişkileri içinde geçerlidir. Örneğin; çok sevdiğiniz bir dostunuz ile aynı fikirde olmadığınızda onu çok seviyorsunuz diye her dediğini kabul edip uygulamaya koymak zorunda değilsiniz. Yani söylediklerini onaylamasanız da her ne ise onu olduğu gibi kabul etmeyi seçebilirsiniz. Bu şekilde hem onu sevmeye devam eder hem de istemediğimiz bir şeyi yaparak enerjinizi düşürmemiş olursunuz.

Eskiden çok sevdiğim insanların söyledikleri ve yaptıklarını kabul ettiğimde o konu her ne ise o doğrultuda aksiyon almaya çalışırdım. Aykırı davranırsam onlara ihanet etmiş olacağımı düşünürdüm. Halbuki zaman zaman onlar dahi kendi fikirlerinin arkasında durmazken ben kim oluyordum da, onların fikirlerinin uygulayıcısı haline geliyordum. Zamanla bir şekilde öğrendim ki sevdiğim, kabul ettiğim kişilerin illa her dediğini onaylamak zorunda değildim. Sadece her ne ise onu olduğu gibi kabul etmem yeterliydi. Onaylamadığım bir şey var diye sevdiğim kişi ile aramın bozulması gerekmiyordu. Her iki taraf ta seçimlerinde tamamen özgürdü. Aslında bu durum biraz da sevdiğiniz bir pop sanatçısı uyuşturucu kullanıyor diye sizin de uyuşturucu kullanmaya başlamanıza benzer ki eminim hiç biriniz sevdiğiniz sanatçı uyuşturucu kullanıyor diye uyuşturucuya başlamazsınız. Sevdiğiniz sanatçının uyuşturucu kullanıyor olmasının sadece onun sorunu olduğunu bilir , büyük bir keyifle onun şarkılarını dinlersiniz ……

Eminim hepiniz “ Olduğu gibi Kabul Etme” nin bu halini hayatınızın belli alanlarında uygulamaktasınız. Önemli olan soru; “Olduğu gibi Kabul Etme” halini “Her şeye Uygulamaya Ne Kadar Yatkınsınız ? ” Yani Körfezi dolaşıp evde keyifle sevdiğiniz diziyi seyretmeye mi yoksa olmuş bitmiş olan bir şey üzerine sürekli söylenmeyi seçerek hem kendinizi hem de diğerlerini üzmeyi seçmeye mi yatkınsınız ?

Kısaca Mutlu mu Yoksa Haklı mı olmak istiyorsunuz?

Sevgiler
Sibel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder