Hayatınızdan Ne Kadar Mutlusunuz?
Geçmişte en mutlu anınız hangisiydi?
Yapılan bir çalışmada, insanların kendisini düşünmediği, hatta kendisini unuttuğu zamanlarda daha çok mutlu oldukları, daha çok kendisiyle ilgilenen, kendisini düşünen insanların ise stres seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmüş. Özetle, kendinizi düşünmeyi bıraktığınızda mutluluk tam yanı başınızda olacaktır. Aslında bu bilgi çok yeni değil, geçmişte birçok felsefi akım, ‘’egoyu ve kendinizi düşünmeyi bırakın’’ şeklinde paylaşımlarda bulundular.
Mutlu olmak, kalbimizi diğerlerine açmakla bağlantılıdır. Kalbin açılması da şefkat kasının geliştirilmesiyle mümkündür. Şefkat duygusu yükseldiğinde tüm ilgi, kendimizden ziyade karşıya yöneldiği için şefkat bizi mutluluğa götürür diyebiliriz.
Şefkat duygusunun bizleri mutluluğa götürmek dışında daha birçok faydası vardır. Örneğin, dar görüşlüden geniş düşünceliye geçişi sağlar. Asrımızın en büyük sorunu olan yalnızlığın antidotudur. Bu da nereden çıktı diyorsanız, bu yazıyı okumaya devam edin
Yalnızlık, diğerleriyle bağlantıda olmama halidir. Diğerlerine odaklanmak ve dolayısıyla yalnızlıktan kurtulmak anlamına gelir. Bilimsel bir çalışmada sürekli her gün yalnızlığa maruz kalan insanların, beden sağlığının obesite ve sigara kullananlara göre daha kötü durumda olduğu tespit edilmiştir. Yalnızlığı seven bir insan olabilirsiniz fakat diğerleriyle bağlantıda olma ihtiyacı olan varlık olduğunuzu da unutmamalısınız.
Gerçek şu ki, her kim şefkate maruz kalırsa çok mutlu olur. Şefkat, bir duygu olarak tanımlanmış olsa aslında bir nevi yapma eylemidir. Birisi acı çektiğinde, empati kurarak onun adına strese gireriz. Kendi acımız ve diğerlerinin acısıyla birleşerek çift etki yaratacak gibi düşünülse de bilimsel araştırmalar bunun tam aksini söylemektedir. Yapılan bir çalışmada; Çikolata yenildiğinde beyinde aktive olan bölgeyle, bir insanın, diğer bir insana yardım ettiği anda beyinde aktive olan bölgenin aynı bölge olduğu görülmüş. Bu bölgenin uyarılmasıyla kişide esneklik ortaya çıkmış. İşte ortaya çıkan bu esneklik çifte acıyı daha tölere edebilir hale getirdiği görülmüştür.
Diyelim ki bir trafik kazası oldu, işinizi gücünüzü bırakarak kazada yaralanan insanların yardımınıza koşarsınız. Öyle değil mi?
Bu tamamen içgüdüsel bir harekettir. Böyle bir aksiyon almanız için birilerinin size bir şey söylemesi gerekmez. Bu da şefkatin her insanın doğasında olduğunun kanıtıdır. Şefkat, dışarıdan satın alınmaz. Peki, neden şefkati daha sık kullanamıyoruz. Bu çok karmaşık bir soru?
İnsan çok kompleks bir varlık. Bazen korkuyla bazen de şefkatle hareket ediyoruz. Şefkati göstermekten ise çok korkuyoruz. Şefkat gösterme konusunda direnç gösteriyoruz. Bilim adamı Paul Gilbert, insanların şefkatle ilgili çekirdek inançları olduğunu tespit etmiş. Bu çekirdek inançlardan biri diğerlerinin bizden faydalanacağından endişe duymak.
İnsan olarak bir duygusal tarafımız var bir de akılcı, mantık tarafımız var. Şefkat gösterirsek gerçeklerden uzaklaşacağımızı düşünüyoruz. Gerçeklerle baş edemeyeceğimize inanıyoruz. Çocuklarımıza çok fazla şefkat gösterdiğimizde onların bozulacağını düşünüyoruz ya da bize bağımlı olacaklarına inanıyoruz. Ya da insanların her ne yaparlarsa yapsınlar kendi menfaatleri için yaptıklarını düşünüyoruz. Birisi şefkatle davrandığından ondan şüpheleniyoruz. Ben, bu düşünceden hiçbir hayır sağlayamadım. Eminim sizler de benim gibi hiçbir faydasını görmemişsinizdir. Bu birazda toplumsal bir durum gerçekten mutlu olmak istiyorsak bunun ötesine geçmenin bir yolunu bulmak gerekiyor.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder