Şefkati
içselleştirenler mümkün olduğunu söylüyorlar. Mesela, Tibetli kutsal Dalailama şefkatin
içselleştirilmesiyle ilgili şunları söylemiş. Belki kelimeler birebir
tutmayabilir ama özet olarak söyledikleri şöyle; “Küçük yaşta ailemden alındım
ve hocalarım tarafından yetiştirildim. Çocukluktan itibaren yetiştirildiğim
için benim için şefkati hissetmek daha kolay. Sizin işiniz kolay olmayabilir.” (Dalailama
tabii ki, bu sözleri bizi umutsuzluğa sokmak için söylememiş, durumumuzu anladığını
göstermek için söylemiş)
Evet
gerçekten işimiz kolay değil. Şefkatin önündeki en önemli engellerden biri
insanları yaptıklarına göre değerlendirmemiz. Bir gün düşmanımız olan insanlar diğer
bir gün dostumuz, dostumuz olanlar ise düşmanımız haline gelebiliyor. Sizce, insanların
yaptıklarından bağımsız sevgi ve şefkat gösterebilseydik hayatımız nasıl
olurdu?
Mesela
öyle yok yere kavga gürültü olmazdı. Dedikodu bayağı azalırdı. Plan kurmaya
gerek kalmazdı. Keder, üzüntü azalırdı. Daha sağlıklı olurduk. Sürekli olarak bize
yapılanları hatırlayarak, bir sonraki adımda neler yapabileceğimize kafa yorarak
kıskançlık, nefret ve bunların yarattığı çaresizlik duygusu yaratıyoruz. Bu
görüşüme katılıyorum diyorsanız, şöyle bir gerçek ortaya çıkar. “Kendimizi korumak
adına bazı insanları düşman, bazılarını ise dost belleyerek aslında ayrımcılığı
desteklemiş oluyoruz. Ayrımcılık, bizi korumak yerine negatifin içine sokuyor.
İnsanlar bizi bir ya da iki kez belki beş kez çaresiz duruma sokmuş olabilirler.
Fakat ayrımcılığın etkin olduğu düşünce tarzı, bizi sürekli çaresizlik duygusu
içinde bırakıyor. O zaman gerçek düşman kim?
Bu
konuya uzun zamandır kafa yormaktayım. Ayrımcılığı normal bir durum olarak
gördüğümüz sürece ayrımcılık peşimizi bırakmayacak. Geçenlerde bu konuyla ilgili enteresan bir iç görü
geldi. Abant gölünden Elmacık dere köyündeki evime giderken yolda iki çocuk
gördüm. Birisi oğlan birisi de kızdı. İkisi de araba yolunda bisiklete binmeye
çalışıyorlardı. Onları görünce yavaşladım. İşte o an o iç görü geldi. Ne
yaparsan yap şu ana kadar koşulsuz olarak şefkat gösterebildiğin kişiler sadece
“Çocuklar”. Şımarıklık yapsalar da istedikleri olmadığında tozu dumana katsalar
da onları sevmeye devam ediyorsun. Aynısını yetişkinler içinde yapabilsen. Sonra
aklıma en başlarda aramın iyi olmadığı fakat sonrasında iyi bir bağlantı
kurabildiğim çocuklar geldi. Bazı yetişkinlerle olan ilişkimi bu kategoriye sokabilirdim.
Çocuklar hırçınlık yaptığında, hiç oralı olmaz, onlarla ilgilenmiyormuş gibi
yapar, kendi başıma oyun oynuyormuş gibi yaparım. Bir süre sonra yanıma
yaklaşır, daha önce hiçbir şey olmamış gibi oynamaya başlarlar. Çünkü çocuklar hiçbir
zaman oyuna hayır diyemezler Ben de aynı şekilde birbirimizi terslediğimi
unutur, onu dostça karşılık veririm. (Ta ki bir sonraki hırçınlığa kadar) İlişkimizin
her anında ona karşı şefkat duymaya da devam ederim. Sevgim hiç eksilmez.
Bundan dolayı da kendimi suçlamam.
Evet,
güzel bir iç görüydü. İnşallah bu iç görüyü daha da içselleştirebilirim!
Her
Daim Sevgi ve Işıkla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder