Anladığı halde anlamamış gibi davranan hiçbir şeyi dert
etmeyen, hiçbir şeye aldırmayan, duygusuz, anlayışsız insanlara kısaca “vurdumduymaz” denir. Zihnin çalışma
mekanizması hakkında bilgi sahibi olana kadar bu tarz insanları anlamakta zorlanırdım.
Tabii hayat da boş durmadı. Karşıma bir sürü vurdum duymaz insan çıkarttı. Onlar
sayesinde vurdumduymaz olmanın anlamını, vurdumduymazlığın diğer insanlar
üzerindeki etkilerinin nasıl olduğunu keşfettim. Meğerse bütün hikâye içimdeki
vurdumduymazı fark etmekten ibaretmiş.
Zihniniz kendinizle ilgili gerçekleri ortaya çıkartmak istediğinde
başkalarını kullanır. Bunu yaparken de kendinizde var olanı önce diğerlerinde
gösterir. Diğerlerini bol bol kırıtize edersiniz. Bir müddet sonra işin suyu
çıkar. Zihnin, algıda seçicilik fonksiyonu sayesinde etraftaki tüm
vurdumduymazlıklar görünür hale gelir. Zihniniz, sürekli vurdumduymazları
yargılamakla meşgul olur. Bu durumla başa çıkamadığınızda ise biraz rahatlamak
adına vurdumduymazlığın normal bir durum olduğuna karar verirsiniz. Diğerlerinin
vurdumduymazlığı ile ilgilenmemeye, hatta onlara şefkat göstermeye
başladığınızda, zihin artık hazır olduğunuza kanaat getirir. Ve size
gerçeği gösterir. Böylece bunalıma girmeden kendinizi düzeltme fırsatını
yakalarsınız.
Tüm bu süreç, diğerleri yerine sizden başlasaydı,
kendinizde var olanı yargılayacak, değersiz hissedecek, hatta karanlık bir
insan olduğunuzu düşünecektiniz. Bence herkes de birazcık da olsa hiçbir şeye aldırmayan,
anladığı halde salağa yatan vurdumduymazlık geni var. Şimdiye kadar keşfettiğim vurdumduymaz
profillerini aşağıda üç ayrı kategori halinde özetledim. Hangi kategoride
olduğunuza bakmak isterseniz bir göz atın.
İlk kategoridekiler, hiçbir şeyin sorumluluğunu almaz ve hiçbir
şeyi dert etmezler. Etrafındakileri anlamak için çaba göstermezler. Diğerlerini
dinler gibi gözükseler de hayatlarını kendi arzu ve isteklerine uygun olarak şekillendirirler.
“Adam sendecidirler” Onlara vurdumduymazlıkları
hatırlatıldığında umursamazlar.
İkinci kategoridekiler, birinci kategoridekilerin aksine etrafındaki
her şeye karşı duyarlıdırlar. Çevresindeki insanlara yardımcı olmak için ellerinden
geleni yaparlar. “Bu tam sana göre, bunu
al ya da böyle yap” diyerek
diğerlerinin arzu ve isteklerini hiçe sayar, kendi öngörülerinin saygıyla kabul
edilmesini beklerler. Duyarlı olma adı altında sürekli diğerlerinin hayatına
müdahale ederler. Vurdumduymazlıkları hatırlatıldığında ise hiddetlenir, nankörlük
yaptığınızı söylerler.
Bir de vurdumduymazmış gibi yapan insanların oluşturduğu
kategori vardır. Bu kategoridekiler en bilge olanlardır. Çevresindeki kişiler aptalca
şeyler yaparak kendilerini zor duruma soksalar dahi onların işine karışmayacak
kadar saygılıdırlar. Günün birinde kendileri için en doğruyu bulacaklarına inanırlar.
Müdahale etmeden sabırla o anın gelmesini beklerler. Bu inançlarını kimse ile paylaşmadıklarından
çoğunlukla ilk kategorideki vurdumduymazlarla karıştırılırlar. Vurdumduymaz
oldukları söylendiğinde ise tepki vermezler.
Bendeniz, ikinci kategori ile son kategori arasında gidip
gelenlerdenim. Farkında olmadığım zamanlarda vurdumduymaz farkında olduğum
zamanlarda ise duyarlı olmaya gayret gösteriyorum. Kıssadan hisse… Birileri
etliye sütlüye karışmıyorsa hemen yargılamayın. Her deneyimin öğrenme fırsatı
olduğunu kendinize hatırlatın. En iyisi, kimseyi yargılamadan kendi işimize
bakmaktır. Kendi işimize bakmaya başladığımızda bir sürü güzel şey olur. Mesela,
yaşadığımızdan andan daha çok keyif almaya başlarız. Kalan boş vaktimizi kişisel
gelişime yani nefes, meditasyon, sağlıklı beslenme vb. gibi faydalı
uygulamaları hayata geçirmekle geçiririz. Böylece mutluluğu şansa bırakmamış
oluruz.
Her Daim Sevgi ve ışıkla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder