Dürüstlük yolculuğunda daha da derinleşmek istediğimde şöyle
bir yazı (*) karşıma çıktı. “Dürüstlük
yolculuğunda samimi olduğumuzda, zarar verdiğimiz kimi durumlara karşı
kendimizi ne kadar körleştirdiğimizi fark etmek oldukça şaşırtıcıdır. Tarzımız
o kadar kökleşmiştir ki çevremizdeki insanlar, başkalarıyla olan ilişkilerimizde
nasıl zarar verdiğimizi anlatmaya çalışsalar da onları duymayız. Bazı şeylerin
yapılış tarzına o kadar alışırız ki bir şekilde başkalarının da buna alıştığını
düşünürüz”
Bir çok kişi böyle bir gerçekle yüzleşmeye hazır
değildir. Bu yüzden başkalarına zarar verdiğimizi görmezlikten geliriz.
Halbuki, dürüstlük yolculuğu, uyanık kalmayı gerektirir. Uyanık kalabilmek için
de hafif bir sıkıntının yaklaştığını hissettiğimizde o an kendimizi eğlendirmek
yerine neler olduğunu izlemeyi seçmek gerekir. Örneğin, Budist hocalardan Pema
Chodron bu konudaki deneyimini şöyle anlatır. “ Bizden kendi kendimizi rahatsız hissettiğimiz zaman sadece fiziksel
hareketlerimize dikkat etmemiz istendi. Ben kendimi rahatsız hissettiğim zaman
kulağımı çekmek, kaşınmadığı halde burnumu ya da başımı kaşımak ya da yakamı
düzeltmek gibi şeyler yaptığımı fark etmeye başladım. İpin ucunu kaçırmağa
başladığımı hissettiğim zaman türlü çeşit ufak tefek asabi, gergin hareketler
yapıyordum. Bize öğretilen herhangi bir şeyi değiştirmeye çalışmamak yaptığımız
şeyler için kendimizi eleştirmemek fakat sadece ne yaptığımızı görmekti.
İçimizde deneyimlemek istemediğimiz bir şey vardır. Ve hiç bir zaman da
deneyimlemeyiz çünkü çok hızlı harekete geçeriz. Yaptığımız bütün konuşmaların
bütün hareketlerin zihnimizdeki bütün düşüncelerin altında esas bir temelsizlik
vardır. O sürekli orada fokurdayıp durmaktadır. Biz bunu huzursuzluk ve
sinirlilik, korku olarak yaşarız. Bu ihtirası saldırganlığı cehaleti
kıskançlığı ve gururu harekete geçirir fakat hiç bir zaman bunun esasına
inmeyiz.”
Pema chodron’in bahsettiği çalışmayı kendim için
uyguladığımda sıkıntılı bir durum olduğunda hızla hareket etmeye başladığımı, hatta
bazen bulunduğum yeri terk ettiğimi fark ettim. Hızlı harekete geçerek aslında
o an neler hissettiğimden ve ileride olabileceklerden kaçıyordum. Beni bunu
yapmaya iten, korkudan başka bir şey olamazdı. Kendi hislerimle yani gerçekle
yüzleşmekten korkuyordum. Halbuki cesaretli olmak konusunda bir sıkıntım yoktu.
Sanırım kendime karşı cesaretli değildim. Ve bu da beni ürkek bir insan
yapıyordu. Gerçekte olmadığım bir etiketi korumak, beni kendimden uzaklaştırıp
kendime zarar vermeme sebep oluyordu. Kendime zarar verdiğim sürece de
diğerlerine verdiğim zararı fark edemiyordum. Bir gün içimde var olan
başkalarına zarar verebilme potansiyelini fark ettim. Belki fiziksel olarak hiç
kimseye zarar vermiyordum fakat zihinsel olarak verdiğim zararların sayısı çok
fazlaydı.. Bu gerçekten sakınmam için de bilinçsizce kaçmaya başlıyor yani
harekete geçiyordum. Duygu farkındalığı (**) çalışmasını yaparak içimdeki bu
korkuyla adım adım yüzleştim ve hala da yüzleşmeye de devam ediyorum.
Ben diyorum ki, dürüstlük yolculuğu diğerlerine fiziksel, zihinsel
olarak verdiğimiz zararı bırakarak yapılabiliyor. Böyle bir yolculuğu çıkma
kararı vermenize yardımcı olacak güzel bir hikaye ile yazımı
sonlandırıyorum:
Bir zamanlar genç
bir kadın savaşçı vardı. Öğretmeni ona korkuyla savaşması gerektiğini söyledi.
O bunu yapmak istemedi. Bu çok saldırgan görünüyordu; korkutucuydu; düşmanca
görünüyordu. Fakat öğretmeni bunu yapması gerektiğini söyledi ve girişeceği bu
savaş için ona talimatlar verdi. Savaş günü geldi, çattı. Öğrenci savaşçı bir
tarafta durdu. Korku diğer tarafta durdu. Savaşçı kendini çok ufak hissediyordu
ve korku büyük ve öfkeli görünüyordu. Her ikisinin de kendi silahları vardı.
Genç savaşçı harekete geçti ve korkuya doğru gidip üç kez yere kapanarak sordu,
“ Sizinle savaşmak için izin verir misiniz?” Korku, “Bana izni isteyecek kadar
saygı duyduğunuz için teşekkür ederim” dedi. Sonra genç savaşçı şöyle dedi. “
Sizi nasıl yenebilirim?” Korku yanıtladı. “ Benim silahım hızlı konuşmam ve
yüzüne çok yaklaşmamdır. O zaman cesaretin kırılır ve ne söylersem yaparsın.
Eğer söylediğimi yapmazsan hiç gücüm kalmaz. Beni dinleyebilir ve bana saygı
duyabilirsin. Hatta benim tarafımdan ikna bile olabilirsin. Fakat eğer
söylediğimi yapmazsan hiç gücüm kalmaz.” Bu şekilde öğrenci savaşçı korkuyu
nasıl yeneceğini öğrendi.
Her Daim Sevgi ve
Işıkla
(*) Pema
Chodron’e ait bir yazı
(**) duygu farkındalığı
yazısı için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
http://www.milliyet.com.tr/duygu-farkindaligi--i-pembenar-yazardetay-guzellik-1819046/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder