1 Kasım 2015 Pazar

Dürüstlük Yolculuğuna Çıkmak




Dürüstlük yolculuğunda daha da derinleşmek istediğimde şöyle bir yazı (*) karşıma çıktı. “Dürüstlük yolculuğunda samimi olduğumuzda, zarar verdiğimiz kimi durumlara karşı kendimizi ne kadar körleştirdiğimizi fark etmek oldukça şaşırtıcıdır. Tarzımız o kadar kökleşmiştir ki çevremizdeki insanlar, başkalarıyla olan ilişkilerimizde nasıl zarar verdiğimizi anlatmaya çalışsalar da onları duymayız. Bazı şeylerin yapılış tarzına o kadar alışırız ki bir şekilde başkalarının da buna alıştığını düşünürüz”

Bir çok kişi böyle bir gerçekle yüzleşmeye hazır değildir. Bu yüzden başkalarına zarar verdiğimizi görmezlikten geliriz. Halbuki, dürüstlük yolculuğu, uyanık kalmayı gerektirir. Uyanık kalabilmek için de hafif bir sıkıntının yaklaştığını hissettiğimizde o an kendimizi eğlendirmek yerine neler olduğunu izlemeyi seçmek gerekir. Örneğin, Budist hocalardan Pema Chodron bu konudaki deneyimini şöyle anlatır. “ Bizden kendi kendimizi rahatsız hissettiğimiz zaman sadece fiziksel hareketlerimize dikkat etmemiz istendi. Ben kendimi rahatsız hissettiğim zaman kulağımı çekmek, kaşınmadığı halde burnumu ya da başımı kaşımak ya da yakamı düzeltmek gibi şeyler yaptığımı fark etmeye başladım. İpin ucunu kaçırmağa başladığımı hissettiğim zaman türlü çeşit ufak tefek asabi, gergin hareketler yapıyordum. Bize öğretilen herhangi bir şeyi değiştirmeye çalışmamak yaptığımız şeyler için kendimizi eleştirmemek fakat sadece ne yaptığımızı görmekti. İçimizde deneyimlemek istemediğimiz bir şey vardır. Ve hiç bir zaman da deneyimlemeyiz çünkü çok hızlı harekete geçeriz. Yaptığımız bütün konuşmaların bütün hareketlerin zihnimizdeki bütün düşüncelerin altında esas bir temelsizlik vardır. O sürekli orada fokurdayıp durmaktadır. Biz bunu huzursuzluk ve sinirlilik, korku olarak yaşarız. Bu ihtirası saldırganlığı cehaleti kıskançlığı ve gururu harekete geçirir fakat hiç bir zaman bunun esasına inmeyiz.”

Pema chodron’in bahsettiği çalışmayı kendim için uyguladığımda sıkıntılı bir durum olduğunda hızla hareket etmeye başladığımı, hatta bazen bulunduğum yeri terk ettiğimi fark ettim. Hızlı harekete geçerek aslında o an neler hissettiğimden ve ileride olabileceklerden kaçıyordum. Beni bunu yapmaya iten, korkudan başka bir şey olamazdı. Kendi hislerimle yani gerçekle yüzleşmekten korkuyordum. Halbuki cesaretli olmak konusunda bir sıkıntım yoktu. Sanırım kendime karşı cesaretli değildim. Ve bu da beni ürkek bir insan yapıyordu. Gerçekte olmadığım bir etiketi korumak, beni kendimden uzaklaştırıp kendime zarar vermeme sebep oluyordu. Kendime zarar verdiğim sürece de diğerlerine verdiğim zararı fark edemiyordum. Bir gün içimde var olan başkalarına zarar verebilme potansiyelini fark ettim. Belki fiziksel olarak hiç kimseye zarar vermiyordum fakat zihinsel olarak verdiğim zararların sayısı çok fazlaydı.. Bu gerçekten sakınmam için de bilinçsizce kaçmaya başlıyor yani harekete geçiyordum. Duygu farkındalığı (**) çalışmasını yaparak içimdeki bu korkuyla adım adım yüzleştim ve hala da yüzleşmeye de devam ediyorum.

Ben diyorum ki, dürüstlük yolculuğu diğerlerine fiziksel, zihinsel olarak verdiğimiz zararı bırakarak yapılabiliyor. Böyle bir yolculuğu çıkma kararı vermenize yardımcı olacak güzel bir hikaye ile yazımı sonlandırıyorum: 


Bir zamanlar genç bir kadın savaşçı vardı. Öğretmeni ona korkuyla savaşması gerektiğini söyledi. O bunu yapmak istemedi. Bu çok saldırgan görünüyordu; korkutucuydu; düşmanca görünüyordu. Fakat öğretmeni bunu yapması gerektiğini söyledi ve girişeceği bu savaş için ona talimatlar verdi. Savaş günü geldi, çattı. Öğrenci savaşçı bir tarafta durdu. Korku diğer tarafta durdu. Savaşçı kendini çok ufak hissediyordu ve korku büyük ve öfkeli görünüyordu. Her ikisinin de kendi silahları vardı. Genç savaşçı harekete geçti ve korkuya doğru gidip üç kez yere kapanarak sordu, “ Sizinle savaşmak için izin verir misiniz?” Korku, “Bana izni isteyecek kadar saygı duyduğunuz için teşekkür ederim” dedi. Sonra genç savaşçı şöyle dedi. “ Sizi nasıl yenebilirim?” Korku yanıtladı. “ Benim silahım hızlı konuşmam ve yüzüne çok yaklaşmamdır. O zaman cesaretin kırılır ve ne söylersem yaparsın. Eğer söylediğimi yapmazsan hiç gücüm kalmaz. Beni dinleyebilir ve bana saygı duyabilirsin. Hatta benim tarafımdan ikna bile olabilirsin. Fakat eğer söylediğimi yapmazsan hiç gücüm kalmaz.” Bu şekilde öğrenci savaşçı korkuyu nasıl yeneceğini öğrendi.

Her Daim Sevgi ve Işıkla


(*) Pema Chodron’e ait bir yazı
(**) duygu farkındalığı yazısı için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.

http://www.milliyet.com.tr/duygu-farkindaligi--i-pembenar-yazardetay-guzellik-1819046/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder