Cezai sonuç doğursun ya da doğurmasın bu tarz durumların motivasyonunu
oluşturan öğeler arasında şefkate rastlanmıyor. Bu da bizi şöyle bir
sonuca getiriyor. Her tür düşünce, hareket ve söylevler şefkat hissi olmadığı sürece
cezai duruma dönüşme potansiyeli taşırlar. Bu tarz durumları birkaç örnek
üzerinden giderek açıklamak istiyorum.
Eminim çevrenizdeki insanları kendinizden küçük görerek,
aşağıladığınız zamanlar olmuştur. Örneğin, “Oğlum,
benim de böyle zengin bir ailem olsaydı, ben de onun gibi olurdum. Aileden gelen
parası olmasaydı o bir hiçti “ya da “onun
xxx konuda iyi olması güzel ama ben xxx konuda ondan daha iyiyim” vb. gibi. Bu
tarz konuşmaların kaynağı, zihinden gelir. Kıskançlık ve gururun ortaya
çıkmasına sebep olurlar. Kıskançlık ve gurur aşırıya kaçtığında ayrımcılık
ortaya çıkar. Ayrımcılık zihinsel bir rahatsızlıktır. Kimseye iyi gelmez.
Aslında her şey çok masumca başlamıştır. Yoldan çıkaran “Resim
yapmak konusunda çok iyiyim galiba “dedirten, “ben, illa ben” sendromudur. Bu
sendrom sadece bir söz söylettirmekle kalmaz, arkasından “Evet insanları güzel çizemeyebilirim, fakat doğa resimlerinde üstüme
yok, evet, evet ben ondan daha iyiyim “dedirtir. Sonrasında ise söylettirdiklerini
aksiyona çevrilmesi için sizi manipüle ederek sizinle aynı fikirde olmayan insanları,
düşmanınız olarak görmenizi sağlar. O sizi manipüle edip zorlar siz de
diğerlerini. Nihayetinde en sonunda etrafınızda resimlerinize bayılan insanlar
oluşuverir.
Bu sendroma son vermek ya da vermemek herkesin özgür
iradesine bağlıdır. “Ben, illa ben” sendromuna neden son vereyim, haklarımı
korumama yardımcı oluyor” diyorsanız tabii ki bu sizin bileceğiniz iştir. Fakat
“ben, illa ben” sendromunun hayatınızdan kıskançlık ve gururu eksik
etmeyeceğini de unutmayın. Zira “Ben illa ben” sendromu gündemde olduğu sürece diğerleri
zarara uğramış gibi görünse de aslında kendi kendinize zarar vermiş olursunuz.
Yok ben bu sendroma son vermek istiyorum diyenlerdenseniz,
önce başkalarına sözel ya da düşüncelerinizle zarar vermemeyi niyet etmekle
başlayın. Tabii bu arada pozitif konsantrasyon geliştirmeyi de unutmayın. Pozitif
konsantrasyon, ayrımcılığa sebep olacak söz ve düşünceler ortaya çıkmadan fark
etmenize yardımcı olacaktır.
Her gün takdir edilmek, beğenilmek adına kendimizi bir
sürü karmaşa içine sokuyoruz. “Ben, illa ben” sendromu hayatınızda
olduğu sürece barış için sadece dua etmek yeterli olmayacaktır. Dua ederken
aynı zamanda şiddete de son vermeye niyet etmeli ve aksiyonlarınızı da bu
doğrultuda almanız gerekir. Dua et fakat dua ettiğin şeyi yapmama çelişkili bir durumdur.
Her Daim Sevgi ve ışıkla
Sibel KAVUNOĞLU
Karşılaştığımız sorunları çözmeye çalışırken dua etmek
güzeldir. Fakat şiddete son vermek ve barışı sağlamak bize bağlıdır. Barışı
yaratmak bizim sorumluluğumuzdadır. Şiddete sebep olan hareket ve davranışlarda
bulunmaya devam ettiğimiz sürece barış için dua etmek çelişkili olacaktır....
Dalai Lama
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder