25 Temmuz 2013 Perşembe

Neden Acı Çekiyoruz?



“Yaşamımızın yaratıcısı bizsek neden acı ve üzüntüyü deneyimliyoruz?”

Acı ve üzüntüyü deneyimlememizin en önemli sebeplerinden biri; “Şimdideyken sadece geçmişi referans almaktır”. Nedense değişimin sürekliliğini göz ardı edip geçmişte her ne oldu ise tekrarlanacağına inanıyoruz. Bu inancın sebebi, belki de geçmişin, şimdiye göre daha tanıdık olması. Geçmişi o kadar iyi biliyoruz ki neler olabileceğini tahmin etmek çok kolay.  Ve bu da bizim kendimizi güvende hissetmemize sebep oluyor. Ama yine de şimdinin sunduğu fırsatları, yabana atmamakta fayda var. Bir kere; şu an, geçmişe göre daha yeni, kesinlikle farklı ve içerisinde enerjisel olarak geçmişin derslerini barındırıyor. Tüm bunlar şimdinin geçmişe göre daha fazla umut vadeden olduğunu ispatlamaya yeterli.  Ama biz ne yapıyoruz?
Oyumuzu geçmişten yana kullanıyoruz. Ve böylece ne uzuyor ne de kısalıyoruz. Aslında geçmişi seçmek, umut vadeden şimdiyi seçmekten daha zor? Çünkü geçmişi seçtiğimizde gerçekte olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek zorunda kalıyoruz. Bu da büyük bir enerji gerektiriyor.
 
Acı ve üzüntülerin diğer bir nedeni ise “Beklenti İçinde Olmaktır”.  Ailemizden, arkadaşlarımızdan, sokakta yürüyen insanlardan herkesten bir beklentimiz var. Sizce beklentiler bize nasıl hizmet ediyor? Çok basit; Korkularımızın üzerini kapatıyor.  Ancak korkuların üzerleri kapandığında öylece duramıyorlar, her an ortaya çıkmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Durum böyle olunca da keyif alanımızı korumak adına sürekli endişeleri bertaraf etme projelerini başlatıyoruz. Sadece olan değil, olma ihtimali olabilecek her şeyin üzerinde çalışmaya başlıyoruz. Sürekli endişe içinde olmak mı? Yoksa korkularımızla yüzleşmek mi daha iyi? Bu sorunun yanıtını size bırakıyorum.

Başka bir neden ise,” Karma”dır.  Kısaca geçmiş neyse şimdide yaşanan da o olacaktır.  Eğer avatar falan değilsek acı tohumu ektiysek ürünlerimizde acılı olacaktır. İyi şeyleri ne kadar çok keşfedersek karmadan kaynaklanan acılara dayanma gücümüz de o oranda kuvvetlenecektir.

Peki, acı ile ilgili yapılabilecek en doğru şey ne olabilir?

Mutluluk, huzur, şefkat, sevgi… Bunların hepsi doğduğumuzda beraberimizde getirdiğimiz enerjilerdir. Bu enerjilerden uzaklaşmaya başladığımızda ise ki bu özümüzden uzaklaştığımız anlamına gelir,” acı çekmeye” başlarız. Acıdan kurtulabilmek için önce acı çektiğimizi kabul etmeli sonra da zihnimiz üzerine çalışmaya başlamalıyız. Acı çektiğimizi kabul etmediğimiz sürece, üzerinde çalışacak, çözüm üretilecek, kurtarılacak bir şey de olmayacaktır. Acının varlığını kabul edip, zihnimiz üzerinde çalışmaya başladıkça acının kaynağına ineriz. Kaynağa yaklaştıkça orijinal olanla “özümüzle” karşılarız. Özümüz doğduğumuz andaki halimiz, bolca mutluluk, huzur, sevgi, şefkatin olduğu anlardır.

Bir sonraki yazımda zihin üzerinde çalışma yapmanız için yeterli alt yapıyı oluşturacak bir teknikten bahsedeceğim.  Bu teknik Buddhanın öğretilerinden  “ Nefes Farkındalığı” tekniği. Denenmiş, tescillenmiş bir çalışma. Uygularsanız özünüze yani gerçeğinize adım adım yaklaşırsınız.  

Her Daim Sevgi ve Işıkla
www.nefestr.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder