Bence bu çok doğru. Neşeyi, başarılması gereken hedefler
arasına koymuyoruz. Bir şeylere sahip olduğumuzda ya da bir şeyler yaptığımızda
neşeyi elde edeceğimize inanıyoruz. İstediklerimiz gerçekleştiğinde ise neşeyi tam
hissedemiyoruz. Ve bu durum döngüler halinde devam edip duruyor. Bir türlü
neşeyi başaramıyoruz. Şimdi şöyle bir düşünün, neşeyi başarı kriteri olarak
belirlediğinizde hayatınız nasıl olurdu?
Bir süreliğine neşeyi başarmayı, para biriktirmek gibi
düşünün. Bankadaki paranızı arttırmak istediğinizde ne yaparsınız? Piyasada
getirisi fazla olan yatırım araçlarından birisini seçer, o yılki harcamalarınızı
azaltır. Para biriktirmek için ne gerekiyorsa yaparsınız. Aynı şekilde neşeyi
başarmayı, para biriktirmek şeklinde düşündüğünüzde ise, önünüzdeki seçenekler
farklılaşacaktır. Örneğin, neşeyi başarabilmek için başkalarını yargılamayı
bırakır, kendinizi mutlu hissetmeyeceğiniz aktivitelere “hayır” demeye başlar,
evrene daha faydalı hareketlerde bulunarak neşeyi arttıracak aktivitelere yönelirsiniz.
Arada bir dünyasal zevklere kendinizi kaptırıp bir eve sahip olmak
istediğinizde ise kendinize“ Bu eve sahip
olduğumda neşeme ne kadar neşe katabilir “sorusunu yönelterek, “Bir ev hiç
bir zaman beni neşeli yapmaz” yanıtını alabilirsiniz.
Neşeyi başarmanıza yarayacak başka bir yol da geçen yazımda bahsettiğim sekiz dünyevi döngüye savaş açmak olabilir. Sekiz dünyevi döngüleri, övgü/eleştiri, kazanç/kayıp, zevk/acı, ün sahibi olma /gözden düşme gibi ikili gruplar halinde dolaşırlar. Ün sahibi olmaya, kazanca, zevke, övgüye odaklanarak neşeyi başaran kimse olmamıştır. Neşeyi ancak bu döngülerden uzak kalarak başarabiliriz.
Sanırım artık “2016
yılında Mutlaka Yapılacaklar” listenize neşeyi başarmayı da eklemeyi
unutmazsınız...
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Nefestr.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder