Hemen hemen herkes sevginin gücünü bilir. Fakat konu, sevgi
yapmaya geldiğinde dünyada var olan kötülükler mazeret olarak kullanılır. Geçmişte
sevgiyi gerçekleştirenlerin farklı bir gezegenden geldiğine inananlarımız bile
var. Hatta onların “uzaylı” olabileceklerini söyleyerek sevgiyi yapacak
genlere sahip olmadığımızı da kabul etmiş oluyorlar.
Ben henüz tam olarak başaramamış olsam da sevginin
yapılabileceğine inanıyorum. Bunun için de önce inanmak sonrasında da kontrolü elden
bırakmak gerekiyor. Nedense çevremizdeki her şeyi, herkesi kontrol etmek
istiyoruz. İnsanların kendi koyduğumuz kurallar dahilinde bizi sevmelerini
istiyoruz. Bu da çevremizdeki insanları nesne yerine koymak anlamına geliyor. Bu
yakıştırmayı ilk defa Osho’nun bir kitabında okuduğumda çok şaşırmıştım. Bir
insanın başka insanı nesne olarak görmesi inandırıcı gelmemişti. Nesnenin anlamı
üzerine biraz çalıştığımda bu yakıştırmanın yanlış olmadığını anladım. Çünkü
aynı uygulamayı bizzat kendim yapıyordum. Çevremdeki insanların bana istediğim
gibi davranmalarını, beni istediğim zaman takdir etmelerini ve sevmelerini,
hatta benim istediğim zaman da, onlara yardım etmeme izin vermelerini
istiyordum. Bu farkındalık canımı acıtmıştı. Zaten bu acı sayesinde de tüm
yaşamım değişti.
Bence çoğumuz gerçek sevginin ne anlama
geldiğini biliyoruz. Geçmişte bazı insanların bunu nasıl başardığını da
biliyoruz. Sadece onların seçtiği yoldan gitmek isteyen yok. İşin doğrusu sevgi
yapmak için uzaylı olmaya gerek yok. Yol açık, berrak, kendimize akıntıya
bıraktığımızda nereye geleceğimiz belli fakat tersine gidiyoruz. Sanırım sadece
nehrin sonunda güzel bir şeylerin beklediğini düşünmek işe yaramıyor. Çünkü ne
kendimize ne de geçmişte sevgi yaratanlara ne de diğerlerine güvenmiyoruz. Şimdiye kadar nehrin tersine gitmek arzu ettiğiniz huzuru vermediyse bence nehrin akış yönüne doğru gitmeyi denemek güzel olabilir.
Kendimizi nehrin akışına bırakma konusuna bir
sonraki yazımda devam edeceğim.
Her daim Sevgi ve Işıkla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder