Negatif olayları,
pozitif bakış açısı ile karşılamak hiç de kolay değil. Geçmişte ilişkimin kötü
olduğu insanlara, politikacılara şefkat göstermeyi becerdiğimde, diğer herkese
de şefkat göstermenin kolaylaşacağını, negatif enerjileri ne kadar çok tanırsam
pozitif de kalmanın daha da kolaylaşacağına inanırdım. Fakat bu sürecin
üstesinden gelmek herhangi bir eğitim almadan mümkün değil gibi
görünüyordu.
Sürekli negatif
enerjilere anlayış göstermeye çalışıyordum. Negatif enerjilere karşı ne kadar sabır göstersem de beklediğim pozitif
sonuca ulaşamıyordum. Bunun sebebi negatif olaylara anlayış göstermek yerine duygularımı
bastırmamdı. Negatif enerji adı üstünde negatifti. Negatif enerjiyi bastırarak
pozitif bir sonuç elde etmek kolay değildi. Bu yüzden “nasıl” ımı değiştirmeye karar verdim. Bu sefer de pozitife odaklandım.
Fakat tekrar aynı şey oldu. Negatif de olduğu gibi pozitifteyken de
aynı şekilde duygularımı bastırdığımı fark ettim. Pozitif de, negatif de olumlu
sonuç vermedi. Sonunda pozitif ve negatif kavramlarını bilmediğime kanaat
getirdim. Böylece duygularımın gerisindeki enerjileri keşfetmeye odaklandım. Bol
bol “Duygu Farkındalığı” meditasyonu
(*) yaparak duygularımı analiz ettim. Ünlü bilge hocaların bu konu üzerine yazdıkları
öğretileri takip ettim
Her şey niyetle
başlıyordu. Negatif ya da pozitif, herhangi birine odaklanıldığında kolayca yoldan
çıkılabiliyordu. İşte bu tarz yoldan çıkma anlarında yani öfkemle çevreme zarar
verdiğimde, çevremdekilerin de negatif tohumlar ekmesine sebep olduğumu ve
sahip oldukları bu tohumlar sayesinde onların da diğer insanlara zarar verdiklerini
fark ettim. Yani evrende gerçekleşen tatsız olayların görünmeyen tarafında benim de parmağım vardı. Gel zaman
git zaman şu zarar vermeme konusu
benim için takıntılı hale geldi. Bu da içimdeki suçluluk sendromunu görünür
hale getirdi. Neyse ki sonrasında bilge bir iç görü geldi. Bu iç görü şöyle
diyordu; “İnsanlara zarar vermiş olabilirsin.
Ancak farkında olmadan yaptığın türden bir zarar. En baştan geniş resmi, görebilme
imkanın olsaydı şu an yaşadıklarının hiç birisi olmayacaktı. Bu yüzden yaşamının
her anında geniş resmin varlığını hep hatırla! “
Bu iç görü
sayesinde diğer insanlara karşı daha anlayışlı olmaya başladım. Benim için geçerli
olan geniş resim olayı onlar için de geçerliydi. Benim gibi, geniş resmi
göremediklerinden garip davranıyorlardı.
Sanırım yaşamım
boyunca ışık da karanlık da hep benimle olacak. Karanlığın varlığı her anımda, ışıkta
kalmam için beni uyanık tutacak. İşte tüm bu farkındalıkları kazanırken bol bol
meditasyon ve nefes yaptım. Tabii bir de Budist öğretilerde yer alan Toglen
meditasyonunu (**) baş vurdum. Bu meditasyon aslında geçmişte herkese karşı
hissettiğimiz fakat bir şekilde unuttuğumuz şefkat hissinin tekrar ortaya
çıkmasına sebep olacak kadar güçlü bir meditasyon. Her birimizin bulunduğu
ortamın hatta dünyanın enerjisini farklılaştırma gücü var. Bu gücü nasıl kullanacağınız
tamamen size bağlı!!! Hadi İş başına...
Her Daim Sevgi ve
Işıkla,
www.Nefestr.com
(*)Duygu Farkındalığı
Meditasyonu ile ilgili yazımın linki: http://www.nefestr.com/#!Duygu-Farkındalığı-II/cfwi/FF7D2B3A-F8F2-43CE-820B-54F529DD13E0
(**)Toglen
Meditasyonunun linki: http://www.nefestr.com/#!music-page/cqyc
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder