Geçmişte içimdeki
öfke beni o kadar çok rahatsız ediyordu ki artık çözümü insanlardan uzak kalmak
da bulmuştum. Öfkemi yönetemediğim zamanlar da kendimi çok çaresiz
hissediyordum. Bu çaresizlik hissi, suçluluk hissini tetikliyordu. O çok
güvenen, çetin ceviz görünümümün ardında kendine güvenmeyen başka bir kişilik
daha vardı. Artık gerçeği öğrenmekten başka çarem kalmamıştı. Kötünün nasıl
kötü, iyinin ise nasıl iyi olabileceğini bilmeye ihtiyacım vardı. Ve böylece
spritüal yaşamdaki yolculuğum başladı.
Nefes, meditasyon
ve diğer zihin çalışmaları yaparak zihnimi berraklaştırdım. Zihnim berraklaştıkça
biraz da olsa zihnimin nasıl çalıştığını kavramaya başladım. İçimdeki öfkenin bakış
açımla olan bağlantısını keşfettim. Bu keşiften sonra yaşamıma değişik hocalar
girmeye başladı. Hepsi de kabul etmesi zor olan bir takım mekanizmalardan
bahsediyorlardı. Örneğin, büyük Budist hoca Shantideva, bir kitabında şöyle diyordu;
“Etrafımızdaki insanlar, aydınlanmış bir
zihne sahip olmamıza yardımcı olurlar. Örneğin bizi rahatsız eden insanlardan
sabrı öğreniriz. Acı çeken insanlar sevgi ve şefkati hatırlamamıza sebep
olurlar. Bizi tehdit eden insanlar olduğunda tepki vermediğimizde tolerans
göstermeyi öğreniriz. Depresyonda olan bir insana elimizi uzattığımızda
bencilliği önlemiş oluruz, bizi sabote eden kıskançlığı bıraktığımızda keyfi
deneyimleriz.”
Bu bakış açısını
kabul etmek tam 4 yılımı aldı. Bence 4 yıl uzun bir süre. İsteyen herkes bu
bakış açısına sahip olabilir. Bu bakış açısına sahip olmak isteyenler için Budist
hoca Shandideva “ The way of Bodhisattva”
kitabında öfkenin nasıl yönetebileceğine dair bazı çalışmalar
önermiş. İsteyen bu uygulamaları
yaşamına alabilir.
1-
Öfkelendiğiniz
bir anda ya da sonrasında kendi başınıza kaldığınızda öfkenin bedeninizde nasıl
hissedildiğine bakın. Bu uygulama
bedeninizde neler olduğunu fark ettirecek ve sizi bir şekilde öfkeniz üzerine
çalışmanız için yüreklendirecektir.
2-
Meditasyon
yaparken öfkenize sebep olan olayı tekrar zihninizden geçirerek olay
sırasındaki düşünce ve duygularınıza odaklanın. Tek bir düşünceye takıntılı mı
kalıyorsunuz ya da aynı düşünce tekrar tekrar kendini gösteriyor mu? Meditasyon
yaparken nasıl nefesinize odaklanıyorsanız aynı şekilde olay sırasında
hissettiğiniz öfkeye odaklanın. Bunu yaparken hiç hareket etmeden, öfkenizi
zihninizde kelimelere dökmeden izleyin. Öfkenizin bir rengi olsaydı nasıl bir
renk olurdu? Sıcaklığı ne olurdu? , Nasıl bir kokusu, tadı olurdu? Onu
tanımlayan özellikleri neler? Bu
uygulamada öfke duygusuna direk olarak ulaşmanızı sağlayarak öfke ile olan
savaşın şiddetini azaltmanıza yardımcı olabilir.
3- Başka bir uygulamada ise öfke hissettiğinizde bedeninizi ve zihninizi
rahatlatmaya odaklanın. Öfkenin altındaki yumuşak noktada kalmaya çalışın. Bu şekilde
aslında saldırıya açık bir şekilde kalmak kolay olmasa da sizi patlamaktan kurtararak barış içinde
kalmanızı sağlayacağını keşfedebilirsiniz.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder