Gönüller bir, etraf günlük gülistanlık olduğunda, akla gelmeyen basit ama önemli sorular vardır. Bu sorular ancak bir şeyler ters gittiğinde ortaya çıkarlar. Bunlardan en popüler olanı ‘’Hayatın Anlamı nedir?’’ sorusudur.
Genci, yaşlısı, eğitimlisi, cahili, zengini, fakiri herkes hayatlarının belli bir döneminde mutlaka bu soruyla karşılaşırlar. Bu soru aklınıza düştüğünde yanıtını bulmak yıllarınızı alabilir. Konuyu fazla uzatmadan bu sorunun yanıtını gelelim.
Hayatın anlamı ‘’Mutlu Olmak’’ başka bir deyişle ‘’Acı ya da Korkulardan kurtulmak’’ tır.
‘’Mutlu olmayı ya da korkulardan kurtulmayı ne kadar istersiniz?’’
%100 mü? %30 mi? yoksa %50 mi?
Bence en güzel yanıt %100 dür.
Peki, yüzde yüz mutlu olmak ya da %0 acı çekmek mümkün müdür?
Belki de şu an, zaman zaman hissettiğiniz korku, üzüntü ve öfke hatırlayarak %0 acı çekmenin ya da %100 korkusuz olmanın mümkün olamayacağını düşündünüz. Hatta bazılarınız, sevgili Darwin’in acı ya da mutluluk veren deneyimlerin atalarımızdan miras kaldığına dair teorisini hatırlayarak %100 korkusuz olmanın mümkün olmayacağına kanaat getirdi.
Budist bakış açısı, Darwin’in evrim teorisinin tam tersine inanır. Zihnin (aklın) iç ve dış faktörlerden etkilendiğini ve bu faktörlerin elimine edilmesi durumunda %100 korkusuz olma halinin gerçekleşebileceğini söylerler. Zihnin dış faktörlerden nasıl etkilendiğini gösteren küçük bir örneğim var. Bu örnek Cuma ve pazartesi günleriyle ilgili. Cuma günü işten ayrılırken ofisteki arkadaşlarınıza ‘’İyi akşamlar ‘’dediğinizde yüzünüzden gülücükler hiç eksilmez. Pazartesi sabahı ’günaydın’’ dediğinizde ise cuma günkü gülücüklerin izine rastlanmaz. Her birimizin birçok kez deneyimlediği bu basit ama önemli örnek, mutluluğumuzun dış faktörlere göre şekillendiğinin ispatıdır. Dış faktörlere olan bağımlılığımıza son verdiğimizde zihnin %100 korkusuz hali otomatik olarak deneyimlenecektir. Bu halin nasıl ortaya çıkacağını Kaz dağlarını örnek vererek açıklamak istiyorum.
Yunan mitolojisinden, Hristiyanlığa, Alevilikten, Sünniliğe tarih boyunca her inanç Kaz Dağları‘nın kutsal bir yer olduğunu söyler. Bu kutsal yerin doğasının yok olması pahasına kazılar başladı. Topraklar çıkartılacak ve altın görünmeye başlayacak. İşte zihnin %100 korkusuz haline ulaşmak için bağımlılık, öfke, kıskançlık, rekabetten oluşan toprak kaldırıldığında tıpkı altın gibi en derinlerde yüzyıllardır saklı duran zihnin korkusuz hali yavaş yavaş ortaya çıkacaktır.
Peki, bu toprağı nasıl kaldıracağız?
Bu soruyu yanıtlamadan önce aşağıdaki soruyu yanıtlamak daha doğru bence.
Zihnimin yüzde 100 korkusuz haline ulaşmayı ister miyim?
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU
www.nefestr.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder