Doğuştan kör olan bir kişiye elma ve portakalın
ne olduğunu nasıl öğretirsiniz? Önce elma ve portakala dokunmasını sonra onları
koklamasını sonrasında ise tadına bakmasını istersiniz. Öyle değil mi? Bu küçük
deneyimden sonra doğuştan kör olan kişi normal bir insan gibi elma ve portakalı
birbirinden ayırt etmeye başlar. Aynı örnekten devam edecek olursak doğuştan
kör olan kişiye elma ve portakalı anlatırken elmaya portakal, portakala elma dediğimizde
ne olur? Kişi yaşamı boyunca elmayı portakal, portakalı da elma olarak bilir.
İşte biz de tıpkı bu örnekte olduğu gibi sevgiyi yanlış öğrendik. Ve öğrendiğimiz
o halin peşinden koşuyoruz. Her birimizin sevgi anlayışı farklı ve belki de bu
yüzden birbirimizle anlaşamıyoruz. Bence Buddha, Mevlana, Yunus Emre vb gibi
büyük hocalar bu gereksiz farklılaşmayı önlemek adına sevgiyi anlattılar. Hatta
var olan tüm dinlerin sevgi ve şefkatin üzerine kurulu olduğu düşünülürse sevgi
hakkında yanlış bilgilerle donatılmış olduğumuzu söylemek yanlış olmaz.
Sizce, çevrenizdeki insanları
dostlarım, düşmanlarım ve nötr hisler beslediklerim şeklinde üç gruba ayırdığınız,
arada bir de olsa nötr gruptakileri düşmanlar ya da dostlarım grubuna, dostlarım
grubundakilerini, düşmanlar grubuna aldığınız sürece sevgiyi tam olarak
bildiğiniz konusunda ısrarcı olabilir misiniz? Bence hayır.
Aynı şekilde siz de bir arkadaşınızın
düşmanlar grubunda, diğer bir arkadaşınızın dostlar grubunda, tanımadığınız
kişiler için ise nötr hisler beslediklerim grubunda yer alıyorsunuz dersem
sanırım yanlış olmaz. Peki, farklı farklı listelerde yer aldığınız halde nasıl oluyor
da hala aynı kişi olabiliyorsunuz?
Bu konu ilginizi çekti ise sizi kısa
bir meditasyona davet ediyorum.( daha önce
yazdığım nefes farkındalığı çalışmalarını yaptıysanız bu meditasyonun daha
verimli geçeceğini söyleyebilirim.) Sırtınız dik olacak şekilde oturun. Önce
derin bir nefes alın. Yapacağınız bu meditasyon sayesinde kazanacağınız
farkındalığın birçok insanın üzerinde yaratacağı pozitif etkiyi hayal edin. Şimdi
ise, yaşamınızda şu an var olan insanları üç gruba ayırın. Dostlarınız,
düşmanlarınız ve nötr hisler besledikleriniz. Sonra bunların arasında geçmişte
farklı grupta olup yerini değiştirdiklerinizi belirleyin. Belki de en büyük
düşmanınızın başınızın sıkıştığı bir anda size öyle bir şey yaptı ki dostunuz
oluverdi. Ya da en sevdiğiniz dostunuz hoşunuza gitmeyecek bir şey yaptı ve bir
anda düşmanınız oluverdi. Ya da nötr hisler beslediğiniz kişi size zarar verecek
bir şey yaptı ve düşmanınız oldu. Şimdi de kendinize şu soruyu sorun bu üç grup
arasında sürekli değişim oluyor ise bu üç grupta da var olan insanları eşit
ölçüde sevmeyi denesem nasıl olur? Sürekli gruplar arasında değişim yapmak mı?
Yoksa teslim olup hepsini sevmeyi denemek mi? daha akıllıca. Bu soruların
yanıtlarını bulmak kolay olmayabilir. Çünkü düşmanı düşman olarak tutmak için
kendinize bir sürü neden yarattınız, onların kağıt kuleler gibi kolayca yıkılması
mümkün olmayabilir.
Kavramsal olarak bu fikir aklınıza
yattı ise bu meditasyonu sürekli yapın. İlerleyen zamanlarda yaşamınızda güzel
bir açılım olacağına eminim. Belki de şu ana kadar hiç önemsemediğiniz gruptaki
örneğin nötr hisler beslediğiniz insanları daha da önemsemeye başlayacaksınız. Ve
bu şekilde sadece dostlar ve düşmanlar şeklinde kısıtlı bir yaşam yerine tüm
evrenin varlığını hissetmeye başlayacaksınız. Ama en önemlisi sevginin anlamı
konusunda küçük bir adım atmış olacaksınız.
Her
daim Sevgi ve ışıkla
NOT: Gruplama örneğini verirken Budist uygulamalardan LamRim’den
esinlendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder