Herhangi bir şey hikâyeleştirerek anlatıldığında daha
iyi anlarız. İşte bu yüzden de Dede Korkut, Nasreddin hoca gibi bilge kişiler bizlere
rehberlik yaparken hikâyelere başvurmuşlardır. Bu hikâyelerin yanında çocukların
yeteneklerine sahip çıkmalarını hatırlatan Thinker bell’in Hazine adası, bilinçaltının
sınırsızlığına dikkat çeken Alice, iç güzelliğin önemini vurgulayan Kül Kedisi
Sinderalla’nın hikâyeleri vardır.
Tabii bir de kendi başımıza yazdığımız hikâyeler vardır.
Bazıları bizi büyütüp ilerletir, bazıları ise küçültüp, geriletir. Örneğin dostlarımızdan
biri arzu ettiğimiz gibi davranmıyor ise onun hakkında“ o çok uyumsuz “ hikâyesini
yazarız. Bizimki yerine kendi kalıbını benimsemiş olan dostumuza karşı “uyumsuz”
olanın aslında kim olduğu koskoca bir soru işaretidir. Başka bir örnek hikâyede
ise dostlarımızdan birinin çok yalancı olduğundan bahsederiz. Bundan
bahsederken de dünyadaki herkesin yalan söylediği gerçeğini bir kenara
bırakırız. Zamanla öyle çok yalan söyleriz ki diğerlerinin de yalan söylediğine
ikna oluveririz. Çünkü içimiz neyse dışarısı da öyledir!
Bence biraz daha yaratıcı olup ve o güzel dostlarımızın
neden yalan söylediklerini ya da neden uyumsuz gözüktüklerini anlamaya çalışalım.
Neden mi? Çok basit!
“
o çok yalancı” ya da “ o çok uyumsuz” hikâyesinden kaynaklanan öfke ve kızgınlığın yarattığı
travmayı temizlemek için ayıracağımız zaman ve bütçeden tasarruf etmek için!
Bence unutulmayacak kadar güzel hikâyeler yazarak “ o bir
yalancı” ya da “ o çok uyumsuz” tarzı %100 doğru olmayan hikâyelere son
verebiliriz. Çünkü seçtiğimiz hikayeler bizi biz yapar…..
Hadi, öyle güzel hikâyeler yazalım ki bizi hiç durdurtmasın,
hep ilerletsin, bizi daha iyi insan
yapsın ve tabii ki bizi mutlu etsin
Her
Daim Sevgi ve Işıkla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder