Sihirbazlık illüzyon numaraları ve el maharetleri yaparak eğlendirme sanatıdır. İp cambazlığı ise yüksekte gerilmiş ip üzerinde gösteri yapma sanatıdır. İp cambazlığı sanatında illüzyona yer yoktur. Gerçeklik önemlidir. İpteyken dış faktörlerden etkilenmemek için düşünceleri tamamen bir kenara bırakarak orada olmak gerekir. Tüm bu özet bilgilerin ışığında size bir sorum olacak.
Hayatınızı ip cambazı gibi mi? Yoksa bir sihirbaz gibi mi sürdürmek isterdiniz?
Bu soruya nasıl yanıt verdiğinizi bilmiyorum ama gerçekte her birimizin muhteşem sihirbaz OZ’dan hiçbir farkı yok. Yüzyıllardır illüzyon yaratmak konusunda öyle ustalaştık ki sihirbaz olduğumuzu dahi unuttuk.
Her akşam uykuya daldığımızda, gözlerimiz kapalı olduğu halde bir anda değişik görüntüler görmeye başlarız. Örneğin uykuya dalar dalmaz muhteşem bir sahilde ya da bir ormanın içinde buluruz kendimizi. Bazen de kâbus görürüz, uyanıp da gerçek olmadığını anladığımızda ise kocaman bir oh çekeriz. Güzel bir rüyadan uyandığımızda ise gözlerimizi hemen kapatarak aynı rüyaya devam etmek isteriz. Rüyada görülenlerin hepsi çöldeyken görülen seraplar gibi zihnin bir yansımasıdır.
Sabah uykudan uyanır uyanmaz illüzyon sona erse de bu sefer gözlerimiz açıkken illüzyon görmeye başlarız. Gözlerimiz açıkken deneyimlediğimiz bazı illüzyon örnekleri şunlardır;
- Sevgiliniz terk eder, çılgına dönersiniz. Onsuz yaşayamayacağınızı düşünürsünüz. Hayatın tadı tuzu kalmaz, depresyona girersiniz. İntihar etmediyseniz ya da kendinizi bir odaya kapatmadıysanız, başka birisine âşık olana kadar illüzyon devam eder.
- Şimdi de erken yaşta hamile kalmış birini hayal edin. Doğumu beklerken çevresindeki insanlar ‘’çok genç anne olacak, kendisi daha çocuk’’ diyerek şefkat gösterirler. Aradan bir saat geçtikten sonra doğum gerçekleşir. Bebek annesinin kucağına verilir, bebek ağlamaya başlar. Bebeğini susturamayan küçük anne bu durumdan şikâyet eder. Aynı insanlar bu sefer de ‘’Anneliği beceremeyecek galiba’’ derler. Bu yakıştırmadan sonra küçük anne ne yaparsa yapsın ‘’kötü anne’’ yakıştırmasından kurtulamaz. Hatta ileride büyük bir ihtimalle kendisi de bu yakıştırmaya inanacaktır.
- Düşmanınız olan bir insanı hatırlayın. Bu kişinin, düşmanınız haline gelmeden önce en yakın dostlarınızdan biri olma ihtimali çok fazladır. Zihin küçük bir illüzyonla dostunuzun gerçek yüzünü ya da en doğrusu potansiyel özelliklerini görmenizi engellemiştir. Bu ilişkiyle ilgili enteresan olan bir durum ise, düşmanınız olduğu halde zaman zaman dostlar listenizde yer alabilme özelliğidir.
- Daha önce size zararı dokunmuş bir kişi sevdiklerinizin yanına geldiğinde hemen rahatsız olursunuz. Halbuki o an size hiçbir şey yapmıyordur.
- Hava çok güzelken birden yağmur yağmaya başlar. Yağmuru dört gözle bekleyen çiftçi yağmur için ‘’bir mucize’’ der. Yeni satın aldığı elbisesiyle şemsiyesi olmadan dışarı çıkan birisi yağmur için ‘’kâbus’’ der.
Zihnin bu tarz illüzyonları sayesinde doğruyu yanlıştan, yanlışı doğrudan ayırmak zorlaşır. Bu durumu bizzat yaşamış ve tüm hayatını değiştirmeye karar vermiş birisi olarak zihnin illüzyonlarına kanmayın derim. İyi haber!
Zihin illüzyon yaratmada çok yaratıcı olsa da bu özelliğinden ayrı olarak doğruyu yanlışı birbirinden ayırabilecek kapasitesi yani muhakeme yeteneği vardır. Bu yetenek tam kapasite kullanıldığında, illüzyonların gücü azalır.
Muhakeme yeteneğini kullanmadığınız da ise dışarıdaki görüntüye baktığınızda ya ona bağlanır ya da onu ret edersiniz ki her iki durumda da illüzyonun bir parçası haline gelirsiniz. Halbuki dışarıdaki sinemaya gittiğinizde film makinasından perdeye yansıyan görüntü gibi zihnin yansımasından başka bir şey değildir. Bu yüzden de gurular sürekli olarak dışarıyı değiştirmek yerine içeriye bakın derler. İşte gerçek sihir budur. Sihir dediğime bakmayın.
İçeriye baktığımızda hep istediğimiz şey olan dış dünyanın gerçek halini görmeye başlarız.
İçeriye baktığımızda hep istediğimiz şey olan dış dünyanın gerçek halini görmeye başlarız.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel Kavunoğlu
www.nefestr.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder