Alma verme
dengesi, tutturulması gereken bir hesap gibi düşünülmemelidir. Mesela,
birilerine bir şey verdiğinizde karşılığı her zaman aynı yerden gelmeyebilir.
Ya da verme şekli maddesel olduğu halde alma şekli farklı tarzda olabilir. Bu
yazımda alma ve verme dengesinin çalışma şekline farklı bakış açıları ile
bakmaya davet etmek istiyorum. Alma ve verme dengesiyle bağlantılı üç farklı
konudan bahsedeceğim
Bunlardan ilki
olan zihnin ne durumda olduğu, alma, verme dengesi için çok önemlidir. Mesela
dar görüşlü olduğunuz sürece alma verme dengesinin çalışma şeklini anlamakta
zorlanabilirsiniz. Bir insanın dar görüşlü olup olmadığı, yaşamında var olan
öfke, nefret, kıskançlık, takıntılar, hırs ve gururun kapladığı alanla direk
ilgilidir. Nefret ettiğiniz kişi ya da kişiler varsa, dünyayı sadece onların
etrafında dönüyormuş gibi algılarsınız. Bu şekilde var olan diğer fırsat ve olasılıklar
görülmez hale gelir. Kıyamet gününün yaklaştığını bile
düşünülebilirsiniz. Kıyamet günü psikolojinin, alma verme dengesine ait
görüşünüzü nasıl etkileyeceğini sizin hayal gücünüze bırakıyorum. İlla alma, verme dengesinin anlamını
keşfetmek istiyorum diyorsanız ilk yapılacak şey dar görüşlülükten kurtulmak
olacaktır.
Alma ve verme
dengesi ile ilgili başka bir konu sevgidir. Sevginin az olması, dar
görüşlülükle yani zihnin kapalı olmasıyla ilgilidir. Zihin kapalıysa sevgi de
kısıtlı kalır. Sevgi kısıtlı olduğunda, alma verme dengesi otomatik olarak
kısıtlanacaktır. Bu duruma en iyi örnek, çocuklardır. Hiç tanımadığınız bir
çocuğun kahkahalar attığını gördüğünüzde neler hissedersiniz? Bedeninizden
güzel hisler yükselir. Bu hisler yüzünüzde gülümseme yaratır. Çocuğun
annesi, gülümsediğinizi gördüğünde hiç tanımadığı halde o da size gülümser. O
sırada etraftan geçenler varsa onlar da gülümsemeye başlarlar. Bazıları sohbete
başlar. Buna durup dururken oluşan sevgi alışverişi denir. Böyle bir enerji
içindeyken savaşın çıkmasına imkân yoktur. Sadece alma verme dengesi değil,
diğer her ne varsa onlar da dengeye girer. Sevgi, her türlü dengeyi
sağlayabilen en etkin metottur dersek yanlış olmaz
Veriyorum,
veriyorum fakat yeterli miktarda alamıyorum konuşmalarını yapanlarına
sesleniyorum, verdiğim kadar alamıyorum laflarına son versek, dar görüşlülükten
kurtulup, kişisel gelişimimiz konusunda biraz daha cömert olsak, sevginin
varlığına inansak ve böylece alma verme dengesi her anımızda ifade bulsa ne
kadar güzel olurdu?
Her Daim Sevgi ve
Işıkla
Sibel KAVUNOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder