Budist anlayışa göre, parmağımızı şaklattığımız süre
boyunca zihnimizden geçen düşünce sayısı 65. Bu sayı her birimiz için aynı ve
sürekli devam ediyor. Peki, biz genelde ne
yapıyoruz?
İçlerinden birine takılıyoruz. Aslında tutunuyoruz dersek
daha doğru olacak. Bir düşünceye tutunduğumuzda ise onu çoğaltmaya başlıyoruz.
Örneğin, Arkadaşınız Refik’le olan bir anı, o an zihinden geçen herhangi bir
düşünceye yansıyor ve hemen çoğalmaya başlıyor. “Refik neden böyle davrandı?, Asıl amacı neydi?, Yaptıkları ile söyledikleri birbirini
tutmuyor? Bana yalan söylemiş olabilir mi? Ayşe’ye bana davrandığı gibi
davranmıyor? Bana neden saygısızca davranıyor?, Halbuki beni sevdiğini, saygı
duyduğunu söylemişti., Hak etmediğim tarzda davranıyor? Aslında ilk
tanıştığımızda yalan söyleyebileceğini anlamıştım? Selma’ya da aynı şeyi
yapmıştı?, ama ben yine de Refik’e şans verdim? , İnsanlara güvenmemeyi ne
zaman öğreneceğim, Refik, insanları kullanabiliyor?, Artık bana bunu yapmasına
izin vermeyeceğim.....” gibi, gibi gibi. Bir parmak şaklatma
süresince zihninizden geçen 65 düşünceden birine tutundunuz ve şunlar oldu? 1-
Kendinizi suçladınız 2- Karşınızdakine kızdınız, öfkelendiniz.
Aynı Budist anlayış bir de şunu söylüyor; zihin aynı anda
tek bir zihinsel durumda kalabilir. Yani siz kızgınsanız bedeniniz ve zihniniz
de kızgınlığı deneyimliyor. Peki, bu arada beş duyunuz ne yapıyor? Onlar da
beden ve zihninize uyum sağlıyor ve dışarıyı beden ve zihindeki mesaja uygun
olarak algılamaya başlıyor yani şefkatli olmanıza ya da sevgiyi hissetmenize
izin vermiyor. Geçmiş deneyimlerinize baktığınız da bu bilginin doğru olduğunu
anlayacaksınız.
Enerji gelir gider, düşünceler de birer enerjidir. Doğruluğunu
araştırmadan tutunduğumuz her düşünce başımıza iş açıyor. Ve bunu başlatan
da biziz!
Bence gelip geçen düşüncelerin, bizi gerçeklerden alıkoymasına,
içimizdeki güzelliklerin görünmesini engellemesine izin vermemeliyiz. Çünkü bu
gezegende yaşadığımız sürece her parmak şaklatma süresince 65 farklı düşünce
gelip geçecek..... Tıpkı göz yüzünde hareket eden bulutlar gibi... Bulutların
arkası kesilecek mi? Hayır... düşüncelerin arkası kesilecek mi? Hayır.
İnisiyatifi ele almalı mıyız? EVET
O zaman başta ne kadar sıkıcı ve anlamsız gözükse de
nefes odaklanarak pozitif konsantrasyon geliştirmeye ve bedensel, zihinsel ve
ruhsal arınma için ne gerekiyorsa yapmaya hemen başlamalıyız.
İçimizde barışı
yaratmadıkça dış dünya da barışı deneyimleyemeyiz. " Dalailama....
Her Daim Sevgi ve Işıkla
www.Nefestr.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder