Geçenlerde Bebek’te Cafe nero’da oturmuş,
yeni kitabım üzerine çalışırken yan masada erkek arkadaşıyla birlikte oturan bayanın
“Benim problemim kendimle, asıl korktuğum
kendim aslında “ şeklinde konuştuğunu duydum. Bayanın sezgileri bayağı
güçlü olmalı ki arkası dönük oturduğu halde onları dinlediğimi fark etti ve oturdukları
masayı ileriye doğru iterek benden uzaklaştı. Artık konuştuklarını duyamıyordum.
Kadının söyledikleri aklıma takılmıştı. İnsanın kendi kendisinden korkmasına
sebep ne olabilir? diye düşünmeye başladım.
Bir insanın kendi
kendisinden korkmasının bir sebebi, hayata, insanlara karşı verdiği tepkiler
olabilirdi. Genelde süreç şöyle gerçekleşir; bir şeyler olur, dayanamaz, tepki
veririz. Sonra da verdiğimiz tepkiden rahatsız oluruz. Bir daha aynı
şeyin olmaması için yemin etmiş olsak da aynı tepkiyi vermeye devam ederiz. Tepkinin sebebi eksik bilgiye sahip olmaktır. İsterseniz bu
konuyu biraz daha analiz edelim.
Dışarıyı
algılamamıza yarayan beş duyumuzdan göz’ü örnek alalım. Göz, önce nesneye
bakar, o sırada nesneden yayılan ışık kornea’ya oradan da göz sinirleri
aracılığıyla beyine ulaşır. Beyin, nesnenin ne olduğunu göz sinirlerine bildirir. Bu süreç, geçmişte
öğrendiğimiz bilgilere göre dışarıyı algıladığımızı göstermektedir. Örneğin, küçük bir
çocuk elmanın elma olduğunu birisi ona öğretene kadar bilemez. Aynı mekanizma
diğer duyu organlarımız için de geçerlidir. Dışarısı hep içeride var olana göre
yorumlanacaktır. Aslında “kendi kafana göre hareket ediyorsun”
denildiğinde çok doğru söylenmektedir. Kafamızdan geçenlerin doğruyu
yansıttığını düşündüğümüz sürece nesne, kendisi olmaktan çıkmaktadır. Bu
da eksik bilgiyle hareket ettiğimizin kanıtıdır. Eksik bilgiyle çevreyi
yorumladığımızda hem kendimizi hem de diğerlerini üzer hem de hem kendimizden
hem de diğerlerinden korkmaya başlarız. Bunun için neler yapılabilir?
Yanıt çok basittir. Tepki
vermeye son vermeliyiz. İki üniversite bitirmiş, doktora yapmış, birkaç dil bilseniz
dahi her zaman eksik bilgiye sahipsiniz. Çevremizi algılarken her zaman
bilmediğimiz bir şeylerin olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Tepkisellik ortaya
çıktığında bir kenara çekilip eksik bilgiyi tamamladıktan sonra hayatımıza
devam etmek en akıllıca hareket olacaktır. Belki şimdi bazılarınız “hadi canım her seferinde dur bir dakika
kardeşim eksik bilgiyi tamamlamamalıyım bana müsaade mi diyeceğiz?” diyor
olabilir. Tabii ki demeyeceksiniz. Tepki vermeden önce bir kaç nefeslik
değerlendirme anı yaratabilmek için meditasyon tekniğinde kendinizi
geliştirebilirsiniz. Günün birinde o kadın gibi kendinizde korkar hale gelmek
istemiyorsanız bence başka çareniz yok. Söylemesi benden yapması sizden..
Her Daim Sevgi ve
Işıkla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder